‘Kadınlardan daha iyi dedektif olur’
Efnan Atmaca / İstanbul –Ayşe Erbulak, eski dedektif dostları Meral ile Zeynep’i yeni nesillerle buluşturuyor. Polisiye yazınında kendine önemli bir yer edinen Erbulak, “Dedektif Kadınlar” serisinin ilk romanı “Çok Şekerli Ölüm”le yola ilk çıktığı yere dönüyor. Meral geçirdiği bir kazadan sonra tekerlekli sandalyede hayatını devam ettirmek zorunda. Yetenekli bir ‘hacker’, sezgileri güçlü bir dedektif. Hiç sokağa çıkmıyor ama dünyayı evine getiriyor. Zeynep ise hayalindeki işin dedektiflik olduğunu bilen ve bu yolda yürümek için her türlü zorluğa göğüs geren, cesur, yetenekli bir karakter. Bu iki kadın “Çok Şekerli Ölüm”de zenginler dünyasının entrika ve suçla dolu olaylarının içinde buluyorlar kendilerini. Kitap silah kullanılmayan, estetik dövüş sahneleri olmayan, havalı takiplerden uzak; zekâsının gücüyle gizemi çözen, Komiser Kolombo’vari bir macera sunuyor. Biraz nostalji, polisiyeye eklenmiş dozunda mizah ve yazarın sunduğu delillerle suçluyu bulma macerası okurlar için cazip bir seçenek.
Haberin Devamı
■ En son soracağımı ilk sorayım: Kadınlar erkeklerden daha iyi mi dedektif olur?
Kadınların daha iyi dedektif olacağına inanıyorum. Aslında kadın-erkek ayrımı yapan biri değilim ama kadınlar detaylarda çok gezinen, en ince ayrıntıyı görebilen ve beyinleri daha entrikaya çalışan varlıklar. O nedenle kadınlardan daha iyi dedektif olur diye düşünüyorum.
■ Zeynep ile Meral dedektif romanlarında görmeye alışık olmadığımız kahramanlardan. Dizilerde, filmlerde gördüğümüz havalı tiplerden farklı; yan komşumuz, arkadaşımız gibiler…
Kitaptaki herkes benim etrafımda yaşayan, tanıdığım insanlar, çok da hayal ürünü değil. Mesela Meral, 20’li yaşlarımda tanıdığım, hâlâ da hayatında olan biri. Gerçekten evden çıkmıyor, tek farkı tekerlekli iskemlede değil. Tanı- dığım ve bildiğim insanlara ek huylar ekledim. Tabiri caizse elimde var olan pastaya kendi hayal gücümle biraz daha süsledim.
Haberin Devamı
■ Komiser Kolombo geldi aklıma kitabı okurken, silah olmadan, vurdu kırdı olmadan, zekâyla çözülüyor olaylar. Bu da aslında günümüz kültürüne, günümüzün şiddet yoğun hikâyelerine aykırı bir duruş mu?
Bu kitabı ve seriyi neredeyse 20 yıl önce yazdım. Zaten iç içe yazdım bile diyebiliriz. “Dedektif Kadınlar” serisinden sonra tarzımı değiştirdim; daha hunhar, daha feci cinayetler yazmaya başladım. Hatta okurun katile hak verdiği, katilin baştan belli olduğu, anayasada cezası olmayan suçların işlendiği ve ceza aldığı bir stilde yazmaya başladım. Ama bu dedektif kadınlar beni yazarlık yolculuğa ilk çıkartan kitaplardır.
‘Çok gözlem yaparım’
■ Kitapta zenginler dünyasının ‘kirli’ sokaklarında dolaşıyoruz. Bir anlamda ‘çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz mı’ diyorsunuz?
Şimdi kimseye çamur atmayayım bilir bilmez ama akıl sır ermeyen kazançlar çok okuma veya çok çalışmayla kolay kolay olmaz. Ben mesela yaşamın içinde çok gözlem yaparım. Zaten yapmasam ne tiyatroda oynayabilirim ne de kitap yazabilirim. Bakıyorum çok lüks bir restoran ya da bir dükkân, büyük para harcanmış ama her zaman içi boş, hiç müşteri yok, hemen aklıma ‘kara para akladıkları’ ya da bu dükkânın üzerinden yasa dışı iş yaptıkları gelir.
Haber Kaynak : MILLIYET.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
